TOP

azı sözcükler, cümleler vardır. Okuduğunuzda ağırlığını hissedersiniz, kendi başına koca bir kitaptır. Çok nadir denk gelirsiniz ama denk geldiğinizde hemen anlarsınız. Benim de nadiren denk geldiğim o cümlelerden biri; çok sevdiğim, kalemini apayrı bir yere koyduğum Gazeteci-Yazar Ece Temelkuran’ın Muz

  ç seslerim kaygılı, korkulu güvensiz, gürültülü, karman çorman… İç seslerim bir savaşın ortasında, ne yapacakalarını bilmeden sağa sola koşturuyorlar. Ölümden kaçarken ne yapacaklarını bilmiyorlar. Ölümün ortasında, ölümden kaçmaya çalışırken panikataklar geçiriyorlar. Her yanımız patlıyor, ölümden kaçarken ölüme gidiyoruz. Her yanımızı saran ölümden

  u hafta İÇ SES’te bir hikaye paylaşmak istedim sizlerle… Çocuk istismarına dair öyküler yazmaya çalıştığım kitabın içinden seçtiğim bir hikaye…   *****   Benim adım Yasemin… Okula henüz başlayacak yaşım gelmemiş, öyle diyorlar. “Daha yaşını doldurmadı” diyorlar. Sokaklarda oynamak da güzel ama bir an önce şu

  ç seslerim öfkeli biraz… İçinde küskünlüğün, kızgınlığın, yılgınlığın, tükenmişliğin bolca bulunduğu; hayretin, şaşkınlığın “bu kadar olmaz”ın serpiştirildiği bi öfke… Hani dudağını ısırırsın dişlerinle, öyle ısırırsın ki kanatırsın kendini, kendi dişlerinle… İçinde evler vardır yıkılır, içinde ormanlar vardır ağaçları devrilir bir bir, içinde