TOP

Mahvettiğiniz hayatları bi görün!

Çocuk istismarında, kadın cinayetlerinde ve yığınla hak ihlallerinde sicili hayli kabarık olan Türkiye, şu günlerde bir skandalla daha adını dünyaya duyurmayı başardı. Günlerdir 6 yaşında bir kız çocuğunun 29 yaşında bir tarikat müridiyle “evlendirildiği” haberini sindirmeye çalışıyoruz.

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel, kızını 6 yaşındayken 29 yaşındaki tarikat üyesi Kadir İstekli ile imam nikahıyla “evlendirdi”

6 yaşındaki H.K.G. babası ve annesinin rızasıyla, baya baya telli-duvaklı, gelinlik giydirilerek bir adama “eş” diye verildi. Yani adlı adınca söyleyelim, kendi anne-babası, 6 yaşındaki kız çocuğunu istismarcı bir tarikat üyesine, yıllarca sürecek olan sistematik bir cinsel istismar için kendi elleriyle teslim etti.    

Eyy cemaati müslim!

6 yaşında bir kız çocuğuna gelinlik giydirildi!

6 yaşında bir kız çocuğu “eş” diye bir adama verildi!

6 yaşında bir kız çocuğu babası yaşındaki bir erkek tarafından yıllarca cinsel şiddete maruz kaldı!

 

Aklınız alıyor mu? Vicdanınız kaldırıyor mu?

Nasıl, inandığınız dini değerlere uygun mu?

Kutsal aile yapınız korunuyor mu?

 

Aile kutsallığınız batsın!

Dini değerleriniz batsın!

Toplumsal değerleriniz batsın!

İnsanlığınız batsın, batsın!..

 

6 yaşında bir kız çocuğunun, beyaz gelinlik içinde fotoğraflarını görmeye kalbiniz dayanıyor mu?

6 yaşında bir kız çocuğunu; sarıklı, cübbeli, sakallı bir adamın kendisine “eş” diye kabul ettiğini, kollarına aldığını görmek sizleri utandırıyor mu?

6 yaşında bir kız çocuğunu babasının kendi elleriyle istismarcısına teslim etmesi, annesinin saçlarını tarayıp kızını istismarcısına hazırlaması, insalığınızdan utandırıyor mu?

“Annem saçlarımı tarar senin yanına gönderirdi beni.”

Böyle diyor H.K.G. dava dosyasında yer alan ses kayıtlarında…

Bu mu aile kutsallığınız? Bu mu anne-baba kutsallığınız?

Şu her günahı, her suçu, her pisliği örtmeye çalıştığınız “kutsallık”tan bir kurtulun ya! Şu “kutsallık” kisvesi altında, boğazınıza kadar suça-günaha battığınızla bi yüzleşin ya!

Mahvettiğiniz hayatları bi görün!

Geleceklerini çaldığınız çocuklarla, umutlarını heba ettiğiniz gençlerle, yaşama hakkını ellerinden aldığınız kadınlarla bi yüzleşin ya!

Şu iki yüzlü din anlayışınızdan, iki yüzlü muhafazakarlığınızdan, iki yüzlü toplum değerlerinizden bi sıyrılın ya!

Bu habere ensest dosyası üzerinde çalışırken denk geldim. Ve dosyayla ilgili bazı ebeveynlerle görüşürken şu minvalde tepkilerle karşılıyorum: “Bu tarz konuların haber yapılmasını, gündeme taşınmasını doğru bulmuyoruz. Çünkü ne kadar çok gündem olursa bu sapkınlıklar o kadar çok normalleşiyor…”

Birincisi; sanıldığı gibi çocuğa yönelik cinsel istismar, aile içi cinsel şiddet, ensest gibi konular haberlere konu olmuyor, yani yeterince haber yapılmıyor.

Birtakım sabah programlarında reyting malzemesine dönüştürülerek sansasyonel bir biçimde medyada sunulduğunda yeterince veya doğru biçimde gündeme alınmış olmuyor.

Gerçekten bu konuda bilgi almak istiyorsanız, bilinçlenmek isiyorsanız bu haberlerin peşinde koşan, doğru düzgün araştırmalar yaparak, emek vererek bu pislikleri ortaya çıkaran gazetecileri okuyun.

Bu rezaleti ortaya çıkaran ve davanın takipçisi olan kişi gazeteci arkadaşımız Timur Soykan. Onun sayesinde davanın tüm detaylarını öğrenebildik. Onun sayesinde ilk soruşturmanın, tarikatın devlet içindeki bağlantılarıyla nasıl örtbas edildiğini öğrendik.

İkincisi; “sapkınlıklar normalleşiyorsa” da düşündüğünüz gibi medyada yer aldığı için ya da toplumda konuşulur olduğu için değil. Çocuğun en çok güven duyduğu kişiler yani çocuğun anne ve babası, ailesi bu durumu normalleştirdiği için, bu kahrolası rezaletler normalleşiyor.

H.K.G’nin ifadesini okudunuz mu?

“…Cep telefonundan araştırdığımda 6 yaşında evlendirmenin normal olmadığını anladım.” diyor. Bunun normal olmadığını anlaması yılları buluyor…

Çünkü bizzat kendi anne-babası tarafından bu olayın normal olduğuna inandırılmış. Taa ki bir gün radyoda küçük kızların evlendirildiğine dair bir yayına denk gelene kadar.

İstismarcı tarikat üyesi ise olayı bir oyun gibi anlatıyormuş:

“Kadir, vücudumu okşadı, ayaklarıma sürtünüp daha sonra ayaklarıma boşaldı. Ben ağladım. Kadir evlendiğimizi söyledi. Annem, babam nasıl evliyse bizim de evli olduğumuzu anlattı. ‘Sen benim karımsın, ben senin kocanım’ dedi. ‘Evliler böyle oyunlar oynar ama bu oyun kimseye söylenmez. Bak annenle baban kimseye söylemiyor’ dedi. Annem ile babam Kadir’e ‘Damadım’ diyordu.”

Tüm bunlar normal de bunların konuşulması, haberinin yapılması, yargıya taşınması mı anormal? Haberi yapılmasa tarikatların, cemaatlerin dini kullanarak çocuklarımızın başına ne işler getirdiklerini nasıl öğreneceğiz?

Küçük çocuğa 13 yaşındayken nişan, 14 yaşına geldiğinde ise düğün yapılmış. H.K.G 17 yaşında anne olmuş. Bunlar mı normal?

14 yaşındayken hastaneye gidiyor annesiyle ve onu muayene eden doktor durumu anlıyor ve polise haber veriyor. 2012 yılında savcılık soruşturma başlatıyor. Ancak dava dosyası bir şekilde kapatılıyor.    

18 yaşına kadar şiddetin her türlüsüne maruz kalıyor. Cinsel saldırılar devam ediyor. Sürekli bir çıkış yolu arıyor ama bulamıyor. Tesadüfen tanıştığı bir kadına yaşadıklarını anlatıyor. Kadının kendisine yardım etmesiyle fotoğraf, ses kaydı gibi bir takım deliller toplayarak 30 Kasım 2020’de İstanbul Anadolu Savcılığı’nda şikayetçi oluyor. Nihayet kurtuluyor istismarcısından ve bulunduğu ortamdan…

Başta en çok güvendiği anne ve babası olmak üzere etrafındaki herkesin bu durumu normalleştirdiği bu rezalet ortamdan kendini kurtarabilmesi uzun yıllar süren bir mücadeleyle mümkün oluyor. Kim bilir daha kaç çocuk “normal” zannettiği bir cehennemde yaşamaya mahkum ediliyordur…

Bir imkan bulup da hak mücadelesi verenler “küçüğün rızası” diyebilen birinin adalet bakanı olduğu bir adalete mi güvenecekler?

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı açıklama yapıyor “olayın takipçisiyiz” diyor.

Daha 2016 yılında Ensar Vakfı’nda yaşananları unutmadık. Ensar Vakfı’nda yıllarca cinsel istismara maruz bırakılan çocukların davasını takip ettiğiniz gibi mi takip edeceksiniz?

 

*****

Bu yazı 17.12.2022 tarihinde Bianet.org’da yayımlanmıştır??

“Mahvettiğiniz hayatları görün!”